![]() | ||||||||||
| ||||||||||
| ||||||||||
DUA SANA![]() CAMİYE GELİN![]() TÜRKİYE "BİZ" GELİYORUZ![]()
MUHSİN BAŞKAN![]() Alperen![]() EĞİTİM HABERİNSAN VE HAYATSAĞLIK DÜNYASIEN ÇOK OKUNANLARHABER ARA%100 OSMANLISIGARA İÇME![]() HUZURLU YAŞAMTESETTÜR![]() SEVGİLİ EN SEVGİLİ![]() Mühür |
![]() İbn Haldun'un sıra dışı hayatı
Allen James Fromherz, kitabında ünlü tarihçinin hayatını oldukça akıcı ve heyecan uyandırıcı bir film gibi anlatıyor: ![]() Georgia State Üniversitesi’nde tarih profesörü olarak görev yapan Allen James Fromherz, “İbn Haldun Hayatı ve Dönemi” adlı kitabında İbn Haldun’un hayatını, içinde yetiştiği koşulları, dönemindeki tarihi olayları, halet-i ruhiyyesini ve eserlerini ele almaktadır. Kitap, ülkemizde de sıklıkla tartışmalara konu olan ve akademik çevrelerde eserlerine duyulan ilginin hiç azalmadığı İbn Haldun ile ilgili ciddi bir boşluğu doldurmaktadır. Allen James Fromherz, kitabında ünlü tarihçinin hayatını oldukça akıcı ve heyecan uyandırıcı bir film gibi anlatıyor: ![]() Doğumu ve gençliği ![]() Soy takıntısı ![]() Aldığı eğitim ve hocaları ![]() Katiplikten vezirliğe iniş-çıkışlarla dolu siyasi hayatı ![]() İbn Haldun sonucun ne olacağı belli olur olmaz münzevi bir şeyh olan Abdurrahman el-Vaştani’nin evine kaçarak saklanmaya başlamıştır. İlk fırsatta yeniden yola çıkan İbn Haldun batıdaki Tibeste’ye gitmiş, şehrin valisinin verdiği muhafızlarla Marinilerle buluşmak üzere Cezayir’e doğru yola çıkmıştır. Yolda Marini ordularına rasgelen İbn Haldun, Muvahhidlerin topraklarını birleştirerek büyük bir Mağrib kurma hayalindeki Ebu İnan’ın veziri, komutanı el-Basa bin Ebi Amr ile karşılaşmıştı. İbn Haldun’un savaşta ne kadar yer aldığı anlaşılmasa da şehrin fethine yardımcı olmuştu. Kestirme bir yoldan kâtiplikten vezirliğe yükselmişti. İbn Haldun, Sultan Ebu İnan’ın yükselişi karşısında heyecana kapılmıştı ama bu umut, siyasi tutarsızlık ve hanedanlık anlaşmazlıkları yüzünden kısa sürede yok olacaktı. ![]() Başta Fez’de her şey yolunda gidiyordu. Ebu İnan, Mağrib’deki tüm ilim adamlarını Fez’de toplayarak şehri bir ilim merkezi hâline getirmek istiyordu. Ebu İnan bilinçli bir şekilde İbn Haldun gibi hür düşünceli âlimlerin rolüne sınırlar getirip, medresedeki İslâmî eğitim üzerindeki hükümet kontrolünü artırmaya teşebbüs etti. Genç İbn Haldun ve meslektaşları saltanatının ilk yıllarında Ebu İnan’ı desteklemişlerdi ancak kısa sürede paranoyaklaşmış olan Ebu İnan, en yakınındakileri bile kendisini devirmeye çalışan gizli düşmanlar olarak görmeye başlamıştı. Rakiplerinden birisini desteklediği fikrine kapılan Ebu İnan, İbn Haldun’u hapse attırmıştı. Hapisten kurtulmak için Ebu İnan’ı metheden bir şiir kaleme alan İbn Haldun’un dizeleri işe yaramıştı. Kaçıp gitmesin diye kendisi seferden dönmeden serbest bırakılmasını istememişti. Fez’e döndüğünde hastalandı ve beş gün sonra hayatını kaybetti. ![]() Ebu İnan’ın oğlu hükümet işlerini aldıktan sonra çok sayıda hükümlüyle birlikte serbest bırakılan İbn Haldun eski görevine de iade edildi. Yeni sultan El-Hasan da bu zeki ve genç âliminin tehlike arz edebileceğini sezdiği için sıkı bir gözetimde tutmaya çalışıyordu. Buna rağmen kısa bir süre sonra İbn Haldun’un kendisinin de parmağı olduğunu kabul edeceği bir ayaklanmada, bir grup Banu Marin mensubu tarafından El Hasan koltuğundan edilecekti. ![]() Fez’de yeni sultan Ebu Selim, hizmetlerinin karşılığı olarak İbn Haldun’u gizli yazışmalardan mesul hususi kâtibi yaptı. Yeni tahta çıkardıkları sultanın ilgisini elde etmesi noktasında İbn Haldun’u kıskanıp en büyük rakip belleyen İbn Merzuk, bu nevzuhur gencin temyiz kadısı olmasıyla teyakkuza geçti. İbn Haldun bu konuda “İbn Merzuk bana ve mahkemedeki diğer yetkililere karşı entrika çevirmekten vazgeçmedi ve onun yüzünden Sultan sonunda tahtını kaybetti” demektedir. Yıllar öncesinden arkadaşı olan vezir Amar bin Abdullah, İbn Haldun’un aleyhine bir tavır takınınca bir kez daha Tunus’a, kardeşinin yanına dönmeyi talep etti. Amar’ın gözünden henüz düşmemiş yakın dostu İbn Masay’ın çabaları neticesinde, Amar, “II. Ebu Hammu için asla çalışmama” şartıyla İbn Haldun’un gitmesine izin verdi. ![]() Sürekli olarak Tunus’a gitmek isteyen İbn Haldun, sağlam dostlarının olduğunu düşündüğü, Müslüman Endülüs’ün son kalıntısı olan Granada’ya gitti. Bazı araştırmacılar, Endülüs geçmişinin İbn Haldun üzerinde kimliği ve şahsiyeti açısından mühim bir etkisi olduğunu söyler. Ancak İbn Haldun’un Endülüs’e bağlılığı abartılmamalıdır. Tunus’a çok daha bağlıydı. Elhamra Sarayı’ndayken Muhammed, Pedro ile arasındaki barış antlaşmasını yeniden yürürlüğe sokması için İbn Haldun’u İşbiliyye’ye göndermişti. Afrika siyasetinin nasıl işlediğini ve ittifakları iyi bilen bu genç âlimin öneminin farkında olan Pedro kalmayı kabul etmesi hâlinde dedelerinin tüm mallarını ve mülklerini kendisine vermeyi teklif etti. Kendini üç semavi dinin son kralı ilan eden Pedro’nun siyasi geleceğinin pek parlak olmadığını fark eden İbn Haldun bu teklifi kabul etmedi. İbn Haldun’un bir Hristiyan krala hizmet etmek istemediği de düşünülebilir. ![]() Pedro’nun yanındaki vazifesini başarıyla ifa ederek Elhamra’ya dönen İbn Haldun sıkıntısız rutin bir hayata başlamıştı. Bu aldatıcı rahatlık, bir kez daha kıskançlık nedeniyle sona erecekti. İbn Haldun, düşmanlarının kendisini İbnu’l Hatip’e tehdit arz edecek bir nevzuhur olarak görmekten vazgeçmediklerini iddia ediyordu. İbnu’l Hatip, V. Muhammed’le yakın ilişki içinde olan İbn Haldun’a karşı tavrını değiştirmiş ve fark edilir bir mesafe koymuştu. İbn Haldun, bu durum üzerine V. Muhammed’den kendisinin ve ailesinin güvenliği için Bijaya Emiri Ebu Abdullah için çalışmasına müsaade etmesini istedi. ![]() İnziva arayışı ![]() Tilimsan kentinin kudretli Ziyani emiri Ebu Hammu, Bijaya üzerinde hak iddia ediyordu. Kardeşi Yahya’nın hapse atıldığını ve tüm mallarına el konulduğunu öğrenen Ebu Hammu, İbn Haldun’a bir mektup yazarak kendi sarayına gelmesini ve mülkünü geri almak için mücadele etmesini teklif ediyordu. Vaziyeti belirsiz olarak değerlendiren İbn Haldun bu teklifi geri çevirdi. Hapisten yeni çıkmış ve Biskra’ya gelmiş olan kardeşi Yahya’yı gönderdi. “Unvan ve mevkiden feragat ediyor” artık sultanların meselelerine müdahil olmak istemediğini, tüm gayretlerini öğretmeye ve öğrenmeye yoğunlaştıracağını söylüyordu. ![]() Ebu Hammu, Ebu Zeyyan ve Ebu’l-Abbas birbirleriyle kapışırken, dik başlı yeni Marini idarecisi Abdülaziz, Marini ve Ziyani hudutlarındaki muharebelerden ötürü çok hiddetlenmişti. Abdulaziz Ziyani başkenti Tilimsan’a yönelirken İbn Haldun Tilimsan limanında gemi bekliyordu ama gideceğinden ümitsizdi. Kabilelere temsilcilik yapmakla ün salmış olan İbn Haldun’u hizmetine girmesine ikna edemeyeceğini bilen Abdulaziz, bir grup askerle kendisini zorla hizmetine alacaktı. Abdulaziz’e itiraz eden İbn Haldun serbest kalır kalmaz, “Dünyadan vazgeçmek ve kendini ilme adamak” amacıyla mutasavvıf Ebu Medyen’in türbesine sığındı. ![]() Toplumdan tamamen tecrit olunmayan Ebu Medyen’in usulü İbn Haldun’a uyuyordu. Manevi tekâmülün yanı sıra bu tarikat kendisine siyasi himaye sağlayabilecekti. Marini ve Ziyani topraklarının birleştiği noktada bulunan türbe, iki rakip gücün arasında tarafsız bir bölgedeydi. Ancak İbn Haldun yine de Abdülaziz’in taleplerinden kurtulamayacaktı. Birkaç ay sonra Riyah’ın Arap kabilelerini kendi safında toplaması için içtenlikle yardımını istemişti. Sultan’ın taleplerine razı gelmekten başka çaresi olmayan İbn Haldun, yeniden şeref cübbesini giyecekti. 1371 yılında İbn Haldun, yeniden kabilelerin yanına gitmiş, bu sefer Abdülaziz için destek istemişti. Ancak durum göründüğünden daha karmaşıkta ve İbn Haldun Biskra’ya dönmüştü. Bu sırada İbn Haldun’un karısı Biskra’da oğullarını doğurmuştu. İbn Haldun ve ailesinin Biskra’da geçirdiği dönemin sonu yaklaşıyordu. İbn Haldun ailesiyle birlikte Biskra’dan ayrıldığı sırada Abdülaziz’in hastalanıp öldüğünü öğrendi. Tilimsan’ı yeniden Mariniler’den alan Ebu Hammu ise çoktan onun peşine düşmüştü. Kaçarken ailesiyle birlikte zor zamanlar geçiren İbn Haldun en sonunda Fez’e dönebilmişlerdi. Marini sarayında ise kendisini taht kavgası ve Granada emiri ile yaşanan sorunlar bekliyordu. İbn Haldun bir kez daha Endülüs’e doğru yola çıkmıştı. ![]() 1374 ile 1375 yılları arasında İbn Haldun İbnu’l Hatip’in eski düşmanı İbn Zamrak için çalıştı. Ancak İbn Zamrak, İbn Haldun’un İbnu’l Hatip’in hayatını kurtarmak için başarısız bir teşebbüsü olduğu öğrenince, bir kez daha Ebu Meyden tekkesine sığınmak zorunda kaldı. İbn Haldun ve ailesi tamamen bağımsız olan Evlad-u Arif’in himayesinde güven içinde dört yıl kaldılar. Burada yazmaya başladığı Mukaddeme’nin ilk hâli bitmiş, hatıralarını kaleme almaya başlamıştı. Eğer kendisini yiyip bitiren ateşli bir hastalığa yakalanmasaydı bu kalede daha uzun bir süre kalabilirdi ama tıbbi ihtiyaçları nedeniyle kaleden ayrılmaya karar verdi. Ayrıca sıla hasreti nedeniyle de ata yurdu dediği Tunus’a dönmek istiyordu. ![]() 1378 sonbaharı biterken ulaştığı Tunus’ta kısa sürede memuriyet alarak kadılık postuna oturdu ve yeniden kendisini inzivaya çekilmeye iten hile ve kıskançlık girdabının içinde buldu. İlmini ve güce kolay ulaşabilmesini kıskananlar bu durumdan hoşnut değildi. Muhtemelen meslektaşları İbn Haldun’u fazla zeki buluyorlar ve bilgisinin genişliğinin farkındalardı. Hafsi sarayındaki sadakatini ve emellerini sorgulayan kıskanç rakipleri çok da haksız olmayabilirdi. Bu ithamlara karşılık İbn Haldun kitabını Ebu’l-Abbas’a ithaf etme kararı almıştı ama yine de karalamalardan kurtulamamıştı. Entrika kılıcını hisseden İbn Haldun, saraydan kaçmak için bir plan yaptı ve hacca gitmek için sultandan izin istedi. İbn Haldun 1383 yılında İskenderiye limanına çıkmıştı. ![]() Son durak: Kahire ![]() 1187 yılında Kudüs’ü Haçlılardan tekrar alan meşhur Selahaddin’in kurduğu vakfa ait Kamhiyye Medresesinin başına getirilmişti. 1384’te Sünni mezhebine ait olan Maliki kadısı olarak tayin edildi. Fakat Kahire’de resmen tanınan dört mezhebin anlaşmazlıkları ötürü ortada büyük bir karmaşa, yolsuzluk ve hukuksuzluk yaşanıyordu. İbn Haldun, hukuku eşit şekilde tatbik etmek ve kanunları ciddiyet ile uygulamak gerektiğini savunuyordu. Güçlü ve yüksek makamdaki birçok kişinin aleyhine hüküm vermişti. İbn Haldun’u gözden düşürmek için giriştikleri tüm çabalara rağmen Sultan güç sahibi eşrafa karşı İbn Haldun’un hükümlerine destek vermişti. ![]() Bu çekişmeler içinde İbn Haldun, ailesinin, hanımının ve çocuklarının ölüm haberini almıştı. Ailesini taşıyan gemi fırtınaya tutulmuş ve sadece iki oğlu hayatta kalmıştı. Ailesini kaybetmiş olması İbn Haldun’un halet-i ruhiyesini sarsmış, bir anda kadı olarak verdiği emeğin manasız olduğunu ve adaleti tesis etmesinin imkânsız olduğu kanaatine varmıştı. Makamından istifa etmişti. “Ömrünün geri kalanını Allah’a adayarak ve saadetin önündeki engelleri aşarak yaşamak ümidi” ile yanıp tutuşmuştu. Allah’ın yardımını talep eden İbn Haldun hacca gitme kararı almıştı. ![]() Hac ziyaretinin ardından 1338 yılında Kahire’ye dönen İbn Haldun’un ailesinin ölümünden sonra girdiği bunalımdan büyük ölçüde kurtulduğunu fark eden Sultan, kendisini önemli bir sufi merkezinin başına geçirmişti. Ancak bir süre sonra rahatlık sona erecekti. Kahire’deki vaziyet Sultan için tehlikeli hâle gelmişti. Memlukler eşrafından el-Nasiri isimli birisi 1389 yılında bir isyan tertip etmişti. Sultan, Maliki kadısı olan İbn Haldun’dan destek almıştı. El-Nasiri’nin güç kazandığını gören İbn Haldun aceleci davranmış, Berkuk aleyhine verilen bir fetvanın altına imza atmıştı. Bu karar tenzil-i rütbe ve saraydan uzaklaştırma ile sonuçlanacaktı. ![]() İbn Haldun Sultan’ın yeniden gözüne girecekti ama birkaç ay sonra 1399 yılında Sultan ölecekti. Yerine oğlu Faraj geçti. O sırada Hindistan’da olmasına ve Güney Asya’daki son direnişi kırmakla meşgul olmasına rağmen Timur bir süredir Memluk topraklarını ele geçirmek için hazırlık yapıyordu. Berkuk’un ölmesi ile Timur’a bir fırsat doğmuştu. İvedilikle ordusunu Hindistan’dan Orta Asya’ya kaydırmış, ardından Sivas ve Halep’i alarak Suriye’ye yönelmişti. Okuma yazması dahi olmayan bu keskin zekâlı adamın Hindistan’ı bırakarak Memluk topraklarına yönelmesi, kendisinden önce İskender gibi büyük fatihler gibi Mısır’ı dünyanın fethinin kapısını açan bir anahtar olarak gördüğünün işaretiydi. ![]() İbn Haldun askeri ve siyasi olarak oldukça sorunlu ve hassas bir dönemde Timur ile görüştü. Hayatı ve emniyeti için güvence istedikten sonra Faraj’ı mağlup etmesi hâlinde hizmetine girebileceğini söyledi. İbn Haldun’un 1401yılında yaptığı görüşme etrafındakiler tarafından bilinmiyor değildi. İbn Haldun kendi otobiyografisinde Timur’u methettiğini kabul ediyordu. İbn Haldun’un, Memlukleri mağlup edip edemeyeceğine tam emin olana kadar, Timur’a sadıkmış gibi davranmış olması da oldukça önemlidir. İbn Haldun ayrıldıktan sonra Timur fetihlerinin göçebe niteliğini ortaya koyar şekilde, dünyanın en muhteşem şehirlerinden birisi olan Şam’ı ele geçirmiş olmasına rağmen oğlunu Şekeb’in yaylalarına göndermişti. İbn Haldun, Timur’un oğluna katılma teklifini, işlerini bahane ederek geri çevirmişti. İbn Haldun, Tunus sultanına gönderdiği mektupta, Timur’u oldukça sempatik birisi olarak tarif etmekteydi. ![]() Şam’dan Kahire’ye giderken yolda eşkıyaların saldırısına uğrayan İbn Haldun bir gemiye binmiş ve Gazze’ye kadar gitmişti. Bu gemide Osmanlı Sultanı I. Bayezid’in elçisiyle de tanışacaktı. ![]() İbn Haldun’un hayatı tezatlarla doluydu. Tasavvufi arayış ile siyasi yükseliş, inzivaya çekilmek ile nüfuz sahibi olmak arzuları, memleketi Kuzey Afrika’nın karmaşık coğrafyası ile hayata veda ettiği Mısır’ın yerleşik ve sofistike kent kültürü, evliyaların kerametlerine güvenmek ile yeni bir tarih ilmi arasındaki tezatlar İbni Haldun’un duraksamasına asla yol açmamıştır. Bu tezatlar, büyük bir dünya tarihi kitabı yazan, bu tarih içinde kendi yaşadığı dönemi de anlatan, kendisinin dünya üzerinde geçirdiği yaşamın tarihini de kaleme alan birinin hayatına zenginlik katmıştı. dünyabülteni.com Bu haber 21602 defa okunmuştur.
|
NASİHATNAMAZ![]()
GALERİALAHA ISMARLADIMRAMAZANYEDİ KITA![]() MÜSLÜMANCA YAŞAMOSMANLI![]() ALPERENOSMANLI TORUNU![]() SIGARA İÇME![]() FATİH SULTAN MEHMET![]() İSLAM HUZURNAMAZINI KIL![]() YAVUZLAR BİTMEYECEKNECİP FAZIL KISAKÜREK![]() |
||||||||
TÜRKİYENİN MİLLİYETÇİ MUHAFAZAKAR BAĞIMSIZ HABER SİTESİ Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |